19 Haziran 2018 Salı

KIBRIS ÇIKMAZI (Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN) Gazeteci Nuray Başaran bugünkü köşe yazısında Prof. Dr. Anıl Çeçen’in yeniden baskıya giren “Kıbrıs Çıkmazı” adını taşıyan kitabını değerlendirdi.

“Kıbrıs Çıkmazı” Adlı Kitabı Değerlendirdi

Gazeteci Nuray Başaran bugünkü köşe yazısında Prof. Dr. Anıl Çeçen’in yeniden baskıya giren “Kıbrıs Çıkmazı” adını taşıyan kitabını değerlendirdi. 
Kıbrıs konusunu dünya jeopolitik gerçeği ve tarihi ile birlikte değerlendiren Kıbrıs Çıkmazı kitabının en dikkat çeken makalesi kuşkusuz KKTC’nn üçüncü İsrail olacağı ile ilgili bölümü diyen Başaran, Prof. Dr. Anıl Çeçen’in sözleriyle yazısına devam ediyor; “Mezopotamya egemenliği için kurulmuş olan ikinci İsrail olarak kukla Kürt Devletinin oluşumu belirli bir aşamaya geldikten sonra benzeri bir süreç , bugünün Roma İmparatorluğu’nu oluşturmaya çalışan ve bu doğrultuda Kıbrıs Adası üzerinden Doğu Akdeniz’e ve de merkezi coğrafyaya girmeye hazırlanan Avrupa Birliği’ne karşı önlemler, Kıbrıs adası üzerinden alınmakta ve bu doğrultuda Kıbrıslı Yahudiler ile beraber Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti de kullanılmaktadır. “.
Yazısında Çeçen’den birçok alıntı yapan Başaran
Yazısında Çeçen’den birçok alıntı yapan Başaran ekliyor; “Geçtiğimiz yaz aylarında gittiğim Ada aynen Çeçen’in bu satırlarında söylediği gibi insana adeta başka bir zamana ya da başka bir şey için ayrılmış bir kara parçası izlenimi veriyordu. Dün Türk askerini davet eden dedelerinin yaşadıklarını bugün unutan ya da ‘dün’leri unutturulan genç nesil ise çok farklı hayalleri çoktan kurmuş durumdaydı.”.
KKTC’nin 82. Vilayet olması konusuna da değinen Başaran “Bugün Afrin’de üniter yapıyı koruyan ‘devlet aklı’, elbette sonrasında Musul ve Kerkük’ten önce Kıbrıs’ı 82. Vilayet olarak ilan etmenin çalışmalarını da yapmaktadır. Detayları ve KKTC’nin neden 82. Vilayet olması gerektiğini yazmaya devam edeceğim.” diyerek akıllara ‘KKTC 82. Vilayet olmalı mı?’ sorusunu getirdi.
İŞTE NURAY BAŞARAN’IN YAZISI
Bugünkü yazımın başlığı Prof. Dr. Anıl Çeçen’in yeniden baskıya giren “Kıbrıs Çıkmazı” adını taşıyan kitabından alınmıştır. 12’nci kez kapılarını kitapseverlere açan Ankara Kitap Fuarı’nda Atatürkçü Düşünce Derneği Standı’nda Prof. Dr Anıl Çeçen’den bu kitabı imzalı olarak almanın ayrıcalığından sonra , uzun zamandır unutturulduğu ve unutulduğu için dile getirdiğim Kıbrıs’ı yazmasam olmazdı. Üstelik de Ortadoğu ile birlikte tüm dünyanın gözü Doğu Akdeniz’e çevrilmişken. Üstelik de hem stratejik, jeopolitik ve hem de bölgedeki enerji kaynakları ve kontrolü noktasındaki rolü nedeniyle küresel sermayenin yeni dönemde en önemli paylaşım adresi olan Kıbrıs’ta kazan kaynıyorken. Ve 1974 Barış Harekatı sonrasında Mehmetçiğin kanıyla alınan topraklar bizden masada alınmaya ve unutturulmaya çalışılırken…Bölgede yeniden düzen kurulmaya dönük çalışmalar kapalı kapılar ardında sürerken.
Önce fuardan bahsetmek gerekirse, hafta içinde bile yoğun ilgi gören fuar doğrusu insanı geleceğe ilişkin umutlandırıyor. Özellikle fuara genç kuşak ve kadınların büyük ilgisinin olduğunu görmek, geleceğe dair ümitleri arttırıyor.
12. Ankara Kitap Fuarı ATO Congresium
Eylül Fuarcılık tarafından Milli Eğitim Bakanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) ve Avrasya Yazarlar Birliği iş birliğiyle gerçekleştirilen 12. Ankara Kitap Fuarı ATO Congresium’da . Bu isimleri yazıyorum çünkü, bu tür faaliyetler ülkenin büyük gelecek ihtiyacı. Bunları yazarak onlara teşekkür etmek istedim. Bu yılki kitap Fuarı’nın onur konuğu Atilla Dorsay. Türk halkının okumayı sevmemekle suçlandığına dikkati çekerken, “Okumayı sevmez” denilen Türk halkının çok büyük yazarlar çıkardığını ve kitapların ilk basımlarının çok yüksek sayılarda yapıldığını söylüyor.
ATO Congresium’da 300’ü aşkın yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katıldığı fuarda 10 gün süresince söyleşi, panel, şiir dinletileri ve çocuk aktiviteleri gerçekleşti. Fuar yarın sona erecek.
Konumuza dönersek; Kıbrıs konusunu dünya jeopolitik gerçeği ve tarihi
Konumuza dönersek; Kıbrıs konusunu dünya jeopolitik gerçeği ve tarihi ile birlikte değerlendiren Kıbrıs Çıkmazı kitabının en dikkat çeken makalesi kuşkusuz KKTC’nn üçüncü İsrail olacağı ile ilgili bölümü. Büyük İsrail Projesi ile bütün Orta Doğu’ya el koymak isteyen Siyonist devletin, bu doğrultuda hem bölge devletlerinin iç karışıkıklar ile parçalanmasına yardımcı olduğunu ve bu doğrultuda her türlü terör eylemini destekleyerek bölge ülkelerine taşıyarak ve uygun gördüğü yerlerde Kürt-İsrail oluşumu gibi yeni Yahudi devletleri oluşturduğunu söyleyen Prof. Çeçen şöyle devam ediyor:
Mezopotamya egemenliği için kurulmuş olan ikinci İsrail
Mezopotamya egemenliği için kurulmuş olan ikinci İsrail olarak kukla Kürt Devletinin oluşumu belirli bir aşamaya geldikten sonra benzeri bir süreç , bugünün Roma İmparatorluğu’nu oluşturmaya çalışan ve bu doğrultuda Kıbrıs Adası üzerinden Doğu Akdeniz’e ve de merkezi coğrafyaya girmeye hazırlanan Avrupa Birliği’ne karşı önlemler, Kıbrıs adası üzerinden alınmakta ve bu doğrultuda Kıbrıslı Yahudiler ile beraber Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti de kullanılmaktadır. Özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana kırk yıla yakın bir süre geçmesine rağmen hala belirsiz bir statüde bırakıldığı için Kıbrıs’ın kuzey bölgesi üçüncü bir İsrail devletinin bu bölgede gündeme gelmesi doğrultusunda yönlendirilmektedir. Adayı gelecekte bütünüyle ele geçirmek isteyen İsrail’in KKTC’yi şimdilik bir Türk-Yahudi devleti ya da bir Türk-İsrail Cumhuriyeti’ne dönüştürebilmek için çeşitli girişimlerde bulunduğu görülmektedir. Tarihte Roma saldırısından ders alan İsrail devletinin Avrupa Birliği’nin yeni Roma İmparatorluğu görünümünde merkezi coğrafyaya girişimi önleyebilmek üzere , Kıbrıs’ta bir üçüncü İsrail planını devreye soktuğu görülmektedir. Bu doğrultuda adanın Avrupa Birliği’ne girişine ve bir siyasal çözüme kavuşturulmasına İsrail sonuna kadar karşı çıkmıştır. Ve ABD ile Türkiye üzerindeki etkili Siyonist lobilerini bu doğrultuda seferber etmiştir. Türk siyaseti ve medyasındaki etkili İsrail Lobisi Türk devletinin ve Türklerin İsrail’in çıkarları doğrultusunda kullanılmalarını sağlamış, adadaki Türk varlığı Rumlara karşı, İslam varlığı da Hristiyanlara karşı kullanılarak Kıbrıs sorunu uzun süredir çözümsüzlüğe teslim edilmiştir. Çözümsüzlük adanın kalıcı bir statüye kavuşmasını önleyerek, gelecekte Kıbrıs’ın tamamında bir İsrail yapılanması için kapıyı açık tutmuştur.
Geçtiğimiz yaz aylarında gittiğim Ada aynen Çeçen’in bu satırlarında söylediği gibi insana adeta başka bir zamana ya da başka bir şey için ayrılmış bir kara parçası izlenimi veriyordu.
Geçtiğimiz yaz aylarında gittiğim Ada aynen Çeçen’in bu satırlarında söylediği gibi insana adeta başka bir zamana ya da başka bir şey için ayrılmış bir kara parçası izlenimi veriyordu. Dün Türk askerini davet eden dedelerinin yaşadıklarını bugün unutan ya da ‘dün’leri unutturulan genç nesil ise çok farklı hayalleri çoktan kurmuş durumdaydı. Bugün Afrin’de üniter yapıyı koruyan ‘devlet aklı’, elbette sonrasında Musul ve Kerkük’ten önce Kıbrıs’ı 82. Vilayet olarak ilan etmenin çalışmalarını da yapmaktadır. Detayları ve KKTC’nin neden 82. Vilayet olması gerektiğini yazmaya devam edeceğim.

9 Haziran 2018 Cumartesi

ULUSAL SOL "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal'in söylediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalabilmesi için, ulusal sol politikalara dayanan bir yenilenmeye gerek vardır. Elinizde tuttuğunuz bu kitap, Kuvay-ı Milliye geleneğinin günümüzde gerekli kıldığı ulusal sol çıkışın öncüsü olmak üzere hazırlanmış bir düşünsel çalışmadır. Okurların göstereceği ilgi, kitabın işlevini yerine getirmesini sağlayacaktır.

ULUSAL SOL

Yirminci yüzyıl boyunca, sol enternasyonal bir düzen kurmak için çalıştı; sağ ise buna karşı ulusal değerleri savundu. Sosyalist sistemin çökmesinden sonra ise, sermayeci sağ kapitalist enternasyonal kurarak, küresel bir emperyalizm ile ulusal devletleri tehdit etmektedir. Kapitalist sağcılık neoliberal görünüm altında bütün ulus devletleri teslim almaya çalışmaktadır. Birçok ülkede, sağ akımlar ulusalcılıktan uzaklaşmışlar ve liberal görünüm altında küresel emperyalizmin işbirlikçiliğine soyunmuşlardır.

Bu aşamada, dünya uluslarının ve ulus devletlerin savunulması sola düşen bir görev olarak ortaya çıkmaktadır. Bozulan dengelerin yeniden kurulabilmesi için artık solun ulusal değerleri savunması gerekmektedir. Dünya imparatorluğu kurmak isteyen küresel emperyalizm ulus devletleri geride bırakmak isterken, ulusların ve ulusal devletlerin varlıklarını koruyabilmeleri için ulusal sol politikalar zorunlu olmaktadır. Küresel sermayenin denetimi altında zorlanan Türkiye Cumhuriyeti, bir ulus devlet olarak varlığını koruyabilmek için, acilen ulusal sol politikalarla toparlanmak durumundadır.

Aksi takdirde gelecek dönemde Atatürk'ün kurmuş olduğu gibi bir Türk ulus devleti ayakta kalamayacaktır. Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal'in söylediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalabilmesi için, ulusal sol politikalara dayanan bir yenilenmeye gerek vardır. Elinizde tuttuğunuz bu kitap, Kuvay-ı Milliye geleneğinin günümüzde gerekli kıldığı ulusal sol çıkışın öncüsü olmak üzere hazırlanmış bir düşünsel çalışmadır. Okurların göstereceği ilgi, kitabın işlevini yerine getirmesini sağlayacaktır.

Umarım Türk ulusunun ulusal toparlanmasında, bu çalışmanın bir katkısı olur.
-Prof. Dr. Anıl Çeçen-

GÜNÜMÜZDE ATATÜRKÇÜLÜK "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Türk ulusu, Ata'sının yolundan yürüyerek geleceğe doğru ilerlerken Atatürkçülük günümüzde yeniden güncelleşerek öne çıkmıştır. Türk Ulusu ve Cumhuriyetin genç kuşaklarının bu doğrultuda bilinç kazanabilmeleri için Günümüzde Atatürkçülük kitabı kaleme alınmıştır. Türk halkının bugünkü bağımsızlık mücadelesine düşünsel katkı sağlayabilirse kitap amacına ulaşmış sayılacaktır.

GÜNÜMÜZDE ATATÜRKÇÜLÜK

Türkiye Cumhuriyeti'ni, çağdaş bir ulus devlet olarak var eden ve bugünlere getiren siyasal birikime, Türk milleti Atatürkçülük adını vermektedir. Birinci Dünya Savaşı sürecinde bir ulus kurtuluş savaşı vererek Türk devletini yoktan var eden örgütlenmenin kurucu önderi Atatürk'ün ilkeleri, düşünceleri, modeli ve metodu günümüze Atatürkçülük olarak yarışmıştır. Her türlü engele, dış baskılara, emperyal müdahalelere ve tüm olumsuz koşullara rağmen Türk ulusunun kurucu önderinin arkasından gitmesi ile günümüzün Atatürkçülüğü oluşmuştur.

Küresel emeryalizmin yeni bir dünya düzenini batının kapitalist sistemi doğrultusunda beş kıtanın haklarına zorla dayattığı bu aşamada, Atatürkçülük anti emperyalist içeriği ile yeniden güncel olmuş ve Türk halkı ile beraber diğer ezilen uluslara yön göstermeye devam etmiştir. Batı emperyalizmine karşı ilk verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başarı ile sonuçlandıran Atatürk ve önce kadrosu, 20. Yüzyıl boyunca tüm sömürgelerin kurtuluş savaşlarına yol göstermiştir. Libya'dan Bangladeş'e, Irak'tan Azerbaycan'a kadar Atatürk'ün eylemi doğrultusunda bir Kemalist hareket arayışı tüm mazlum uluslar düzeyinde canlılık kazanmıştır.

Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda dünyanın merkezi coğrafyasına emperyalizm el koymaya çalışırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu önderi Atatürk ve O'nun Türk ulusuna siyasal miras olarak bıraktığı Atatürkçülük hedef tahtasına oturtulmuştur. Atatürk'ü tarihten silmek, onun eseri olan Türk devletini haritadan çıkartmak doğrultusunda emperyalizm sürekli olarak baskı yapmakta, bazen de açıktan saldırıya geçmektedir. Soğuk savaş sonrasında içine girilen küreselleşme döneminde Türkiye Cumhuriyeti'nin Kemalist yapısı tasfiye edilmek istenmektedir. Anayasa'dan Türk ve Türklük kavramları ile beraber, Atatürk ilke ve devrimlerinin korunması ile ilgili maddelerde çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bütün bu ters gelişmeler Atatürkçülüğü günümüzde yeniden güncelleştirmektedir.

Bu kitap, günümüzde Atatürkçülüğün içine sürüklendiği durumu ve olumsuz koşulları çeşitli açılardan ele alarak değerlendirmektedir. Bittiği ilan edilen Atatürk ve Atatürkçülüğün aksine bitmediği, yaşanmakta olan siyasal konjonktürde yeniden canlanarak önem kazandığı, kitabın çeşitli bölümlerinde anlatılmaktadır. Türk ulusu, Ata'sının yolundan yürüyerek geleceğe doğru ilerlerken Atatürkçülük günümüzde yeniden güncelleşerek öne çıkmıştır. Türk Ulusu ve Cumhuriyetin genç kuşaklarının bu doğrultuda bilinç kazanabilmeleri için Günümüzde Atatürkçülük kitabı kaleme alınmıştır. Türk halkının bugünkü bağımsızlık mücadelesine düşünsel katkı sağlayabilirse kitap amacına ulaşmış sayılacaktır.

İNSAN HAKLARI "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Ülkemizde giderek ön plana çıkan ve siyasal alanda belirleyici olmaya başlayan insan hakları savaşımına bu kitap küçük bir katkıda bulunabilirse, hazırlanma amacına ulaşmış olacaktır. -Prof. Dr. Anıl Çeçen-Bahçelievler, Ankara, 2000

İNSAN HAKLARI

Türkiye gibi insan hakları konusunda gerilerde kalmış bir ülkede böyle bir kitap hazırlamanın zorluklarını okurun değerlendireceği kuşkusuzdur. Okurun göstereceği hoşgörüye sığınılarak bu kitap yazılmıştır. Ülkemizde giderek ön plana çıkan ve siyasal alanda belirleyici olmaya başlayan insan hakları savaşımına bu kitap küçük bir katkıda bulunabilirse, hazırlanma amacına ulaşmış olacaktır.
-Prof. Dr. Anıl Çeçen-Bahçelievler, Ankara, 2000

KUŞATILMIŞLAR ÜLKESİ TÜRKİYE "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" -İçine düşürüldüğümüz çıkmazı, ıcığına cıcığına dek, bilgiyle, mantıkla, bilimle, sayısal verilerle sergiledikten sonra çözüm yollarının ipuçlarını da vererek, dergiledikten sonra çözüm yollarının ipuçlarını da vererek, Türkiye'nin bir tuzakta nasıl çırpındığını, çırpındıkça nasıl battığını açıklayan bilim adamlarımızı alkışlıyorum. Ferhan Şayılman'ı kutluyorum." -İlhan Selçuk-

KUŞATILMIŞLAR ÜLKESİ TÜRKİYE

"Türkiye'nin gerçeklerini bu ölçüde ortaya dökebilecek çapta katılımcılarla düzenlenen açık oturum, televizyon yayıncılığımızda bir dönüm noktası!.. İçine düşürüldüğümüz çıkmazı, ıcığına cıcığına dek, bilgiyle, mantıkla, bilimle, sayısal verilerle sergiledikten sonra çözüm yollarının ipuçlarını da vererek, dergiledikten sonra çözüm yollarının ipuçlarını da vererek, Türkiye'nin bir tuzakta nasıl çırpındığını, çırpındıkça nasıl battığını açıklayan bilim adamlarımızı alkışlıyorum. Ferhan Şayılman'ı kutluyorum."
-İlhan Selçuk-

ADD(ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ)'NİN KİTABI "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - ADD, bu yıl içinde yirmi yılı geride bırakırken Türkiye'de son derece hızlı ve gergin yıllar yaşanmıştır. Tam da soğuk savaşın bittiği yıl kurulan Atatürkçü Düşünce Derneği, iki kutuplu dünyanın birikimini temsil ederek, küresel emperyalizme karşı ulusal çıkışın ve direnişin odak noktası olmuştur.

ADD(ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ)'NİN KİTABI

Bu kitap, Türkiye'nin en büyük ulusal demokratik kitle örgütünün genel anlamda bir tarihçesidir. Ayrıca 27 Mayıs sonrası Türk kamuoyunda öne çıkan Atatürkçülük akımının son elli yıllık tarihçesi, gene bu kitapta Atatürkçü Düşünce Derneği'nden hareket edilerek aktarılmaya çalışılmıştır ADD, bu yıl içinde yirmi yılı geride bırakırken Türkiye'de son derece hızlı ve gergin yıllar yaşanmıştır. Tam da soğuk savaşın bittiği yıl kurulan Atatürkçü Düşünce Derneği, iki kutuplu dünyanın birikimini temsil ederek, küresel emperyalizme karşı ulusal çıkışın ve direnişin odak noktası olmuştur. Atatürkçülüğün, yirmibirinci yüzyıla taşınması misyonunu Atatürkçü Düşünce Derneği hakkı ile yerine getirmeye çalışmıştır. Küresel emperyalizmin döneminde ortadan kaldırılmak istenen Türk devletinin, korunması ve savunulmasında Türk Ulusunun içerisinden çıkan sivil güçlerin üst örgütü olarak ADD Türk kamuoyunda önde gelen yere sahip olmuştur.

KÜLTÜR VE POLİTİKA "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Kültür ve politika birbirinden ayrı iki farklı kavram ve alandır. Çağdaş gelişmeler ise bu iki kavramı giderek birbirine yakınlaştırmıştır. Kültürün politikası olabileceği gibi politikanın da kültürü olabilir. Elinizdeki kitap ise daha çok kültür politikaları üzerinde durularak hazırlanmıştır.

KÜLTÜR VE POLİTİKA


Kültür ve politika birbirinden ayrı iki farklı kavram ve alandır. Çağdaş gelişmeler ise bu iki kavramı giderek birbirine yakınlaştırmıştır. Kültürün politikası olabileceği gibi politikanın da kültürü olabilir. Elinizdeki kitap ise daha çok kültür politikaları üzerinde durularak hazırlanmıştır. Kültür konularının ve ülkemizde yaşanan kültür sorunlarını politik bir bakış açısı ile ele alındığı ve siyasal koşullar ile toplumsal gerçekliklere göre irdelendiği bir yöntem ile hazırlanan bu kitap kendi alanında ülkemizde yayınlanmış olan ilk telif eserdir. Yazarının çeyrek yüzyılı geçen deneyimlerinin de zenginleştirdiği bu yapıt, yeni bir yüzyıla girerken daha da önem kazanan kültürel alanın, daha gelişmiş bir kültür politikası ile yönetilmesini hedeflemektedir.

İNSAN HAKLARI "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Dünyanın en geri Anayasalarından birisinin bulunduğu ülkemizde uzun süredir büyük bir insan hakları savaşımı verilmektedir. Mustafa Kemal'in ülkemiz için tek hedef olarak gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmemiz ve uygar uluslar topluluğunun onurlu bir üyesi olabilmemiz için Anayasa ve Hukuk düzenindeki sınırlamaların kaldırılması ve çağımızın ileri ülkelerinin düzeyinde yeni bir hukuk düzenine kavuşmamız gerekmektedir.

İNSAN HAKLARI

Dünyanın en geri Anayasalarından birisinin bulunduğu ülkemizde uzun süredir büyük bir insan hakları savaşımı verilmektedir. Mustafa Kemal'in ülkemiz için tek hedef olarak gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmemiz ve uygar uluslar topluluğunun onurlu bir üyesi olabilmemiz için Anayasa ve Hukuk düzenindeki sınırlamaların kaldırılması ve çağımızın ileri ülkelerinin düzeyinde yeni bir hukuk düzenine kavuşmamız gerekmektedir. Nitekim, batı ülkelerinde ülkemiz hakkında sürekli olarak gündeme getirilen insan hakları tartışmaları da bu durumu açıkça kanıtlamaktadır.

Prof. Dr. Anıl Çeçen; bu yapıtı ile, ülkemizde sürmekte olan insan hakları savaşımına bilimsel bir katkıda bulunabilmek amacıyla, konunun değişik boyutlarda görünümlerini ortaya koymaktadır. İnsan haklarının genel boyutları ile beraber; demokrasi, ekonomi, devlet, kültür ve hukuk gibi temel kavramlar açısından da sorunu ele almakta ve kuramsal irdelemelerle konuya açıklık kazandırmaya çalışmaktadır. Yerli kaynakların yanısıra önemli yabancı eserlerin de değerlendirildiği bu yapıtın, ülkemizdeki insan hakları savaşımına bilimsel bir katkı getireceği inancı ile okurlarımıza sunuyoruz.

ADALET KAVRAMI "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Adaletin Türleri Hukuk Dışı Adalet Toplumsal Adalet Ekonomik Adalet Siyasal Adalet Dinsel Adalet Hukuksal Adalet Hukuk Adaleti - Ceza Adaleti Yasal Adalet - Denkleştirici Adalet Adaletin Görünümleri Adalet ve eşitlik Adalet ve Yarar Adalet ve Direnme Adaletin Diğer Görünümleri Adalet ve Hukuk Hukukun İşlevi Olarak Adalet Hukukun Amacı Olarak Adalet Hukuk İradesi Olarak Adalet Hukuk Felsefesinde Adaletin Göreleliği Eski Yunan Felsefesinde Adalet Dinsel Hukuk Görüşü Hristiyanlık Müslümanlık Görelilik ve Adalet Doğal Hukuk Görüşü Yaratıcı Hukuk Görüşü Pozitif Hukuk Görüşü Marksist Hukuk Görüşü Varoluşçu Hukuk Görüşü Görelilik Sorunu Saltık Adalet ve Eleştirisi Adaletin Görelilik Ölçütleri

ADALET KAVRAMI

Adalet Kavramı
Adaletin Türleri
Hukuk Dışı Adalet
Toplumsal Adalet
Ekonomik Adalet
Siyasal Adalet
Dinsel Adalet
Hukuksal Adalet
Hukuk Adaleti - Ceza Adaleti
Yasal Adalet - Denkleştirici Adalet
Adaletin Görünümleri
Adalet ve eşitlik
Adalet ve Yarar
Adalet ve Direnme
Adaletin Diğer Görünümleri
Adalet ve Hukuk
Hukukun İşlevi Olarak Adalet
Hukukun Amacı Olarak Adalet
Hukuk İradesi Olarak Adalet
Hukuk Felsefesinde Adaletin Göreleliği
Eski Yunan Felsefesinde Adalet
Dinsel Hukuk Görüşü
Hristiyanlık
Müslümanlık
Görelilik ve Adalet
Doğal Hukuk Görüşü
Yaratıcı Hukuk Görüşü
Pozitif Hukuk Görüşü
Marksist Hukuk Görüşü
Varoluşçu Hukuk Görüşü
Görelilik Sorunu
Saltık Adalet ve Eleştirisi
Adaletin Görelilik Ölçütleri

DÜŞÜNCE HUKUKU "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Düşüncenin açıklanma yolları düşünce ürünlerinin kamuoyuna yansıtılması, düşünce ile ilgili haklar, düşüncenin ve düşünce ürünlerinin korunması gibi hukuksal durumlar ile ilgili hukuk metinleri ve uluslararası sözleşmeler ''Düşünce Hukuku'' başlığı altında bu kitapta toplanmıştır.

DÜŞÜNCE HUKUKU

Düşünce kavramı, Türkiye'de hep özgürlük ile beraber kullanılmış ve diğer boyutları ihmal edilmiştir. Düşüncenin açıklanma yolları düşünce ürünlerinin kamuoyuna yansıtılması, düşünce ile ilgili haklar, düşüncenin ve düşünce ürünlerinin korunması gibi hukuksal durumlar ile ilgili hukuk metinleri ve uluslararası sözleşmeler ''Düşünce Hukuku'' başlığı altında bu kitapta toplanmıştır. İleri ülkelerdeki gibi bir düşünce hukukunun Türkiye'de geliştirilebilmesi için bu hukuksal metinlerin her aşamada bilinmesi gerekmektedir.

ATATÜRK VE CUMHURİYET "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Ülkemizde ''Atatürk'' üzerine çok kitap yayınlanmasına karşılık ''cumhuriyet'' konusunda fazla bir yayın yoktur. Bu kitap, ilk kez cumhuriyet olgusunu bilimsel boyutları ile irdelediği gibi, bu olgunun Atatürk' le olan köklü bağlantısını da ele almaktadır. Atatürk ve Cumhuriyet gbi, ülkemiz açısından önemli olan iki kavramın beraberce incelenmesi bu yapıtın başta gelen özelliğidir.

ATATÜRK VE CUMHURİYET

Ülkemizde ''Atatürk'' üzerine çok kitap yayınlanmasına karşılık ''cumhuriyet'' konusunda fazla bir yayın yoktur. Bu kitap, ilk kez cumhuriyet olgusunu bilimsel boyutları ile irdelediği gibi, bu olgunun Atatürk' le olan köklü bağlantısını da ele almaktadır. Atatürk ve Cumhuriyet gbi, ülkemiz açısından önemli olan iki kavramın beraberce incelenmesi bu yapıtın başta gelen özelliğidir.

Bu yapıt, normal bir Cumhuriyet Tarihi olmanın ötesinde, Atatürk' ün ilkeleri açısından da bir cumhuriyet dönemi değerlendirilmesidir. Aynı zamanda cumhuriyet ve demokrasi olgularının bilimsel boyutlarda ele alınarak işlenmesi ve günümüze dönük değerlendirmelerin yapılması, elinizdeki kitabın bir başka özelliğidir. Ülkemizde pek de anlamı bilinmeyen ve çoğunlukla karıştırılan demokrasi ve cumhuriyet kavramlarının gerçek anlamları ve değişik açıdan incelemeleri ayrı bölümlerde verilmiştir, iki bin yılına doğru dünya değerlerinin değiştiği ve Türkiye' nin yeni dünyada yerini aradığı bir aşamada, cumhuriyet döneminin geçmişe dönük değerlendirilmesinde büyük yararlar bulunmaktadır. Bu kitap, geçmişin birikimi ilebugünü anlamaya ve geleceği araştırmaya çalışanlara yardımcı olacaktır. Yeni bir cumhuriyet özlemi dile getirilir, Atatürk ilkelerinin günümüz koşullarında yeniden değerlendirilmesi istenirken, yaşanan dönemlerin ve ortaya çıkan olguların olabildiğince yansız ele alınması ve bilimsel boyutlarda değerlendirilerek geleceğe dönük sonuçlar çıkartılması, beklenen yararları sağlayacaktır.

CUMHURİYET VE KÜRESELLEŞME "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Bu yapıt küreselleşme olgusunun gerek ulusal, gerekse uluslararası boyutlarını inceleyerek ve aynı zamanda Cumhuriyet ve Küreselleşme konularını irdeleyerek bir çağdaş kültür hizmeti vermeyi amaçlamaktadır.

CUMHURİYET VE KÜRESELLEŞME

Bu yapıt küreselleşme olgusunun gerek ulusal, gerekse uluslararası boyutlarını inceleyerek ve aynı zamanda Cumhuriyet ve Küreselleşme konularını irdeleyerek bir çağdaş kültür hizmeti vermeyi amaçlamaktadır.

Uygulandığı biçimiyle küreselleşme siyasalları tüm insanların eşitliği, kardeşliği üzerinde kurulan bir evrensel birliği sağlamamaktadır.

TÜRKİYE'NİN B PLANI "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" -Küresel saldırganlığın ve kıyamet senaryolarının devre dışı kalması için böylesine bir oluşum kaçınılmazdır. Türkiye'nin B Planı olan Merkezi Devletler Birliği doğrultusunda böylesine bir yapılanma komşularla işbirliği yapılarak hemen devreye sokulmalıdır.

TÜRKİYE'NİN B PLANI

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra meydana gelen otorite boşluğu alanında, batılı emperyalist güçler kendi hegemonyalarını kurabilmek için yeni bazı projeleri gündeme getirmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü sonrasında olduğu gibi, post Sovyet döneminde de emperyalistler arasında dünyanın merkezi bölgesinde hegemonya kurma yarışı yeniden ortaya çıkmıştır.

Eski Osmanlı coğrafyasında yeni bir yapılanma arayan batılı emperyal güçler içinde Avrupa Birliği'de girince, Almanya'nın eski Doğu Politikası çerçevesinde Avrupa Birliğinin'de bu bölgede yeni eyaletler oluşturarak kendine bağlamak üzere devreye girdiği görülmektedir.

ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi ile İsrail'in Büyük İsrail Projesinin yanına bir de büyük Avrupa Projesi gelmektedir. Atlantik güçlerine karşı Faşist Hitler ile Komünist Stalin'i işbirliğine götüren koşulların benzeri yeniden ortaya çıkmaktadır. Osmanlı ve Sovyet İmparatorlukları'nın geri çekildiği alanda batılı emperyal güçlerin dünyanın merkez bölgesini ele geçirmek için kesin bir rekabete ve mücadeleye giriştiği görülmektedir.

Türkiye bu aşamada bölgenin merkezi devleti olarak, böylesine bir çekişmeye sahne olan Asya ve Orta Doğu devletleri ile bir araya gelerek, her türlü emperyal saldırı ve projeye karşı çıkmak ve bir bölge ittifakına öncülük yapmak durumundadır.

Günümüz koşullarında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün dış politikasına geri dönülerek, Sadabat Paktı benzeri bir bölgesel dayanışma ve güvenlik paktının oluşturulması savaş sürecinin durdurabilmesi açısından son derece acil ve yaşamsal öneme sahip bir konudur. Dünyanın Merkezinde bulunan devletler, Merkezi Devletler Birliği adı altında ve gevşek bir konfederasyon statüsünde bir araya gelerek gelecekte altı kutuplu bir dünyaya doğru gidilirken yedinci bir merkezi kutup oluşturmak ve böylece kutuplar arası mücadelenin yeni bir dünya savaşına dönüşmesini engellemek zorundadırlar.

Küresel saldırganlığın ve kıyamet senaryolarının devre dışı kalması için böylesine bir oluşum kaçınılmazdır. Türkiye'nin B Planı olan Merkezi Devletler Birliği doğrultusunda böylesine bir yapılanma komşularla işbirliği yapılarak hemen devreye sokulmalıdır.

ULUS DEVLET : TÜRKİYE CUMHURİYETİ "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Ulus Devlet: Türkiye Cumhuriyeti, özellikle medya odaklı tartışmalarda tanımların birbirine karıştırıldığı bir ortamda, "ulus devlet", "ulusal devlet", "üniter devlet", "cumhuriyet" ve "demokrasi" kavramlarının tarihi, hukuki, sosyolojik gelişimini Türkiye'den ve dünyadan örneklerle inceliyor.

ULUS DEVLET : 
TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Ulus Devlet: Türkiye Cumhuriyeti, özellikle medya odaklı tartışmalarda tanımların birbirine karıştırıldığı bir ortamda, "ulus devlet", "ulusal devlet", "üniter devlet", "cumhuriyet" ve "demokrasi" kavramlarının tarihi, hukuki, sosyolojik gelişimini Türkiye'den ve dünyadan örneklerle inceliyor. Çalışma, özelde "ulus devlet" olgusunun dününe ve bugününe odaklanarak; Osmanlı Devleti'nin özgün yapısını, parçalanma nedenlerini, Kurtuluş Savaşı'nı, yeni Türk Devleti'nin kuruluş aşamasındaki "kongreler dönemi"ni ve imzalanan uluslararası antlaşmaların içeriklerini, dünyanın emperyal güçlerinin Türklerin ulus devlet kurma istekleri karşısındaki girişimlerini tartışıyor. Devamında, Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik, halk-ulus ve vatan-ülke öğelerini pekiştirme serüveninde uyguladığı ulusal kültür, kimlik, ekonomi, güvenlik politikalarını irdeliyor, bu politikaların günümüzdeki durumunu mercek altına alıyor. Eserde Cumhuriyet tarihi analizleri uluslararası gelişmelerle birlikte incelenerek, küreselleşen büyük güçlerin yeni dünya algıları haritalar eşliğinde anlatılıyor. Güncel gelişmeler karşısında Türkiye'nin bugüne dek aldığı ve bundan sonra alması gereken pozisyonlar irdeleniyor.

Ulus devletin tarihi üzerine yapılan analizlerin ardından, "ulusal strateji" olarak adlandırılan pusulanın öğeleri sıralanıyor. Böylece, ulusal içerikli bir stratejiye ihtiyaç duyulma nedenlerinden başlanarak "devlet aklı" yeniden tanımlanıyor, stratejik kurumların önemi ayrıntılandırılıyor, sosyal yardımlaşma kurumlarının rollleri netleştiriliyor, kamu yönetimi ve yerel yönetimler reform paketlerinin içerdikleri "saatli bombaları" ortaya seriliyor. Ulusal devletin bugünkü durumunu düzeltmek için önerilen "Atatürk Milliyetçiliğinde Birleşmek" ülküsü, Atatürk milliyetçiliğinin temel nitelikleriyle birlikte yeniden düşünülüyor.

Hukuki dayanaklarını Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kurucu antlaşmalarından; siyasi, sosyal ve kültürel dayanağını ise ulusçu düşünceyi savunarak ulus devletimizi kuran Kemalizmden alan Türkiye Cumhuriyeti Ulus Devleti'nin bugün karşılaştığı sorunların yerel-küresel nedenlerini ve çözüm yollarını Prof. Dr. Anıl Çeçen'in kırk yılı aşan birikimiyle hazırladığı bu kitapta bulacaksınız.

100 SORUDA KEMALİZM "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" -Bu kitap, Prof. Dr. Anıl Çeçen'in kırk yılı aşkın bilgi birikiminin adeta damıtılmış halidir. Kemalizmi kavram, tarih, felsefe ve ideolojisiyle bütünlüklü bir yaklaşımla açıklayan, onun günümüz şartlarında ulusumuz için neden yaşamsal önem taşıyan bir duruş olduğunu özlü biçimde tartışan sayılı çalışmalardan birisidir.

100 SORUDA KEMALİZM

"Yeni Dünya Düzeni" tartışmalarıyla ortaya çıkan günümüzün moda eğilimi; Kemalizme yüklenmek, hatta ileri giderek ona saldırmaktır. Bu açıdan bakıldığında, Kemalizmin "modasının geçtiği"ni, "geride kaldığı"nı ileri sürenler bile bu tutumlarıyla Kemalizmi son derece güncelleştirmektedirler. Elinizdeki yapıt, böylesi bir dönemde güncelliğini koruyan Kemalizmin başlangıcından günümüze dek izlediği yolu ayrıntılı biçimde incelemekte, akılda kalan net soru ve yanıtlarla her kuşaktan okura Kemalizm hakkında bilgi vermektedir.

100 Soruda Kemalizm: Başlangıcından Günümüze, Kemalizm üzerine geliştirilen temel yorumlara yer vermekte, Kemalizmin ideolojik arayışlarının kökenine, beslendiği evrensel ve yerel kaynaklara inmektedir. Kemalizmin ve Mustafa Kemal'in Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndaki rolüne değinmekte, "kongreler dönemi"nin bir ulus ve devlet yaratmadaki ağırlığını hatırlatmaktadır. Savaşta izlenen yöntemin TBMM'ye verdiği gücün altını çizmekte, kurulacak yeni devletin iç ve dış düşmanlarıyla nasıl mücadele ettiğini gözler önüne sermektedir. Devletin kuruluş aşamasında imzalanan temel antlaşmaların içeriğini vermekte, savaş alanından siyaset ve diplomasi masasına kayan bir ulusun yöneticilerini konu edinmektedir. İçeride Osmanlı'nın ve işbirlikçi, isyancı çevrelerin; dışarıda ise bu güçlerle dirsek temasında bulunan emperyalist devletlerin emellerini belgelere dayandırarak sade ve derinlikli bir anlatımla okura ulaştırmaktadır. Kemalist Devrimlerin yapısını, içeriğini, özgünlüğünü, dış dünyada nasıl algılandığını belirtmekte; Kemalist ilkelerin temel yönlerini açıklayarak, günümüz şartlarında bu ilkelerin yaşamsal önemini vurgulamaktadır. Ayrıca Kemalizmin dış politika anlayışını dönemlere ayırmakta; Kurtuluş Savaşı'nda, savaş sonrası dönemde, devletin kuruluş aşamasında, II. Dünya Savaşı'nda ve ardından beliren Soğuk Savaş koşullarında Doğu ve Batı'daki ülkelere karşı izlenen tutumu sayfalarına taşımaktadır. Cumhuriyet tarihi boyunca Kemalizmi yorumlayan görüşlerden öne çıkanların temel tezlerini özetlemekte, bunların Mustafa Kemal'e ve Cumhuriyet kurumlarına yaklaşımlarını anlatmaktadır. Son olarak; "Yeni Dünya Düzeni çerçevesinde, Kemalizmin küreselleşme, neoliberalizm, postmodernizm, bölgeselleşme-yerelleşme ve İkinci Cumhuriyetçilik yaklaşımlarıyla nasıl mücadele edebileceğinin anahtarını sunmaktadır.

Bu kitap, Prof. Dr. Anıl Çeçen'in kırk yılı aşkın bilgi birikiminin adeta damıtılmış halidir. Kemalizmi kavram, tarih, felsefe ve ideolojisiyle bütünlüklü bir yaklaşımla açıklayan, onun günümüz şartlarında ulusumuz için neden yaşamsal önem taşıyan bir duruş olduğunu özlü biçimde tartışan sayılı çalışmalardan birisidir.

GÜNCEL KEMALİZM "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Kemalizm, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün düşüncelerinin ve yaptıklarının sistemli bütününü temsil eden siyasal akımın adıdır. Bir anlamda, çağdaş Türk Devletinin var olmasını sağlayan kurucu düşünce sistemidir.

GÜNCEL KEMALİZM

Kemalizm, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün düşüncelerinin ve yaptıklarının sistemli bütününü temsil eden siyasal akımın adıdır. Bir anlamda, çağdaş Türk Devletinin var olmasını sağlayan kurucu düşünce sistemidir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu düşünce akımının sağladığı toplumsal düzen ve hukuki yapı sayesinde yirmi birinci yüzyıla ulaşabilmiştir. Yeni dönemde küreselleşme aşamasına geçiş ile beraber, Atatürk ilkeleri ve Kemalizm, emperyal merkezlerin yönlendirmesi üzerine tartışılmağa başlanmıştır. Bugün sürekli olarak tırmandırılan Atatürk ve Kemalizm tartışmalarının arkasında böylesine bir gerçeklik bulunmaktadır. Konunun bilimsel açıdan ele alınmasıyla, arka plandaki plan ve programların emperyal hedeflere doğru Atatürk ve Kemalizm karşıtlığını tırmandırdığı anlaşılmaktadır.

Küreselleşme dönemine girişten sonra, emperyalizm sosyalist sistem sonrasında ulus devletleri de ortadan kaldırmayı hedeflediği için, işbirlikçi ve mandacı çevreler Türk Devletleri ile beraber Atatürk'e ve onun düşünce sistemi olan Kemalizm'e savaş açmışlardır. Küresel sermayenin desteğinde basın ve medya organlarını ele geçiren Yeni Bizans, Yeni Ortaçağ ya da Büyük İsrail Projelerinin dindar ve liberal taraftarları ortak bir işbirliği içinde hem Atatürk'e hem de Kemalizm'e saldırmayı ana görev bilmişlerdir. Bu doğrultuda, O'nun kurmuş olduğu laik ve üniter ulus devleti ortadan kaldırabilmek için ellerinden gelen her yolu denemişlerdir. Bu yüzden küreselleşme dönemi Türkiye'de fazlasıyla tartışmalı ve çekişmeli geçmektedir. Atatürk ve Kemalizm, bu aşamada hiç hak etmediği kadar büyük bir saldırı ve karalama kampanyası ile karşı karşıya kalmıştır.

Elinizde tuttuğunuz bu kitap, küreselleşme sürecinin son on yılındaki, Atatürk ve Kemalizm saldırılarına karşı kaleme alınmış yanıtların topluca bir araya getirilmesinden oluşmaktadır. Türkiye'yi ve Türk Devletini sahipsiz zanneden emperyalizm işbirlikçilerinin, dışardan aldıkları desteklerle Türkiye Cumhuriyetinin kurucusuna ve O'nun düşüncelerine karşı açtıkları haksız savaşa, bilimsel açıdan bazı yanıtların tarihsel ve jeopolitik gerçekler doğrultusunda verilmesi gerekiyordu. Güncel Kemalizm adını taşıyan bu yapıt bir anlamda, Atatürk ve Kemalizm'e karşı sürdürülen yıkıcı kampanyaya karşı, Türkiye'de var olan bilimsel ve siyasal birikimin kamuoyuna sunulmasıdır. Dünyanın merkezi alanında 1000 yıllık Türk egemenliğinin temsilcisi olarak kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyetinin, sonradan olma bir devlet olmadığı ve tarihten gelen siyasal birikimin bugünkü yansıması olduğunu cumhuriyetin yeni kuşaklarının bilmesi gerekmektedir. Yirminci Yüzyılın ortalarında doğmuş ve bir yarım yüzyılı Türk Devletinin başkentinde yaşayarak bu ülkenin birikimi ile yetişmiş bir bilim adamının, bir çağ değişiminin yaşandığı bu dönemeçte, gelecek kuşaklara ülkenin ve ulusun sahip olduğu birikimi aktarması gerekirdi. Bu kitabın yazarı böylesine bir bilinçle kaleme aldığı çalışmalarını Güncel Kemalizm başlığı altında toplarken, Atatürk'ün ve O'nun eseri olan Cumhuriyetimizin eskimediğini, aksine yaşanan olaylar karşısında daha da önem kazanarak Türk Ulusuna yön gösterdiğini, bir kez daha Türk kamuoyuna anımsatmak istemiştir. Küresel emperyalizmin çıkarları doğrultusunda siyasal dinci Yeni Ortaçağ özlemcileri ile beraber, emperyalizmin Truva atı olarak hareket eden neoliberal işbirlikçi ve mandacı çevrelere, Türkiye Cumhuriyetinin antiemperyalist bir çizgide verilen ulusal kurtuluş savaşı sonucunda kurulduğunu günümüzde yeniden anımsatmak gerekmektedir. Yaşanmakta olan olaylar ve gelişmeler, Atatürk'ü bir kez daha haklı çıkarırken, Kemalizm'in günümüzdeki geçerliliğini de yeniden kanıtlamıştır. Yirminci yüzyılda Türkiye'yi bağımsız bir ulusal ve üniter devlet olarak ayakta tutan Kemalizm'in, yirmibirinci yüzyılda ikinci dönemi başlamaktadır. Birinci dönemde Kemalizm tek ülke olarak Türkiye'de yirminci yüzyıl boyunca var olmuştur. Yirmi birinci yüzyılda ise Avrasya bölgesinin yeniden yapılanmasında Kemalizm, Türk ve İslam dünyası ile Avrasya ülkelerine yön gösterecek ve Kemalist Avrasyacılık olarak öne çıkacaktır. Kemalist Türkiye, Avrasya bölgeselleşmesinin merkez ve model ülkesi olarak öne çıkarken, bu doğrultuda komşu ve kardeş ülkelere de önderlik yapacaktır.

KIBRIS ÇIKMAZI "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Son yıllarda, KKTC'nin toprakları haraç mezat yabancılara satılmaktadır. Doğu Akdeniz'de egemenlik kurmak isteyen Amerikalılar, İngilizler ve Yahudiler Türklerin ellerindeki toprakları hızla satın alarak adanın Türk nüfusunun Kıbrıs'tan uzaklaşmasına giden yolu açmaktadırlar.

KIBRIS ÇIKMAZI

Son yıllarda, KKTC'nin toprakları haraç mezat yabancılara satılmaktadır. Doğu Akdeniz'de egemenlik kurmak isteyen Amerikalılar, İngilizler ve Yahudiler Türklerin ellerindeki toprakları hızla satın alarak adanın Türk nüfusunun Kıbrıs'tan uzaklaşmasına giden yolu açmaktadırlar. Kıbrıs Barış Harekatı ile kazanılmış haklar elden çıkmaktadır. Kan dökülerek alınan topraklar döviz karşılığında yabancılara terk edilmektedir. Böylesine büyük bir sorumluluğun Türk ulusuna ve Türk dünyasına karşı harcamakta olan siyasi kadroların şaşkınlığı ve teslimiyetçiliği giderek umutlarımızı söndürmektedir.

Artık küresel bir sorun olarak çıkmaza saplanmış olan Kıbrıs'ın geleceği ile ilgili olarak yeni bir ulusal politikanın oluşturulmasının zamanı gelmiştir. Her ülke ve emperyal güç, kendi çıkarları doğrultusunda bir Kıbrıs politikası geliştirirken, Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC'yi yönetenlere de benzeri bir ulusal görev düşmektedir. Avrupa Birliği, Büyük Ortadoğu ve Büyük İsrail Projelerine karşı, Ön Asya'da geliştirilecek olan, Türk merkezli ve Türklerin egemenliğini güden yeni bir proje çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC beraber hareket etmelidirler. Türkler kazanılmış haklarını koruyarak kendi projelerini yaşama geçirmek zorundadırlar.

KEMALİZM "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" - Yeni dünya düzeni tartışmalarıyla ortaya çıkan günümüzün moda eğilimi, Kemalizme yüklenmek hatta daha da ileri giderek saldırmaktır. Bu nedenle, Kemalizmin modası geçtiğini geride kaldığını ileri sürenler bile, bu tutumları ile Kemalizmi son derece güncelleştirmektedirler.

KEMALİZM

Yeni dünya düzeni tartışmalarıyla ortaya çıkan günümüzün moda eğilimi, Kemalizme yüklenmek hatta daha da ileri giderek saldırmaktır. Bu nedenle, Kemalizmin modası geçtiğini geride kaldığını ileri sürenler bile, bu tutumları ile Kemalizmi son derece güncelleştirmektedirler.

Sekiz ayrı bölümde hazırlanan bu çalışma, hem bir tarih özetini, hem bir tarih ve felsefe değerlendirmesini, hem de günümüz koşullarında ortaya çıkan durumun tartışılmasını beraberce içermektedir.

Kitaptaki düşüncelere katılıp katılmamak tümüyle, okurun hakkıdır. Yazan, Türkiye'de doğmuş, büyümüş ve yetişmiş bir bilim adamı olarak, okuduklarını, gördüklerini ve düşündüklerini bu yapıta yansıtmaya ve okurlarıyla paylaşmaya çalışmıştır. Günümüzün çok tartışılan konularının başında gelen Kemalizm hakkında herkes farklı bir tutum içinde olduğu için toplumda genel bir doğrultuda anlaşma sağlamak son derece zor görülmektedir. Bu nedenle elinizdeki bu yapıt, yıllardır süren tartışmaların sona erdirilmesine ve Kemalizmin konusunda bir düşünce birliğine varılmasına yardımcı olabilirse, amacına biraz olsun ulaşmış sayılacaktır.

Yirmi birinci yüzyılda Türk gençliğinin giderek Atatürk'ten uzaklaşması Türkiye'yi yönetecek yeni kuşaklar açısından son derece riskli bir durum ortaya çıkarmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar yaşayabilmesi için genç kuşakların hem Atatürk'ü hem de O'nun bizlere emanet ettiği düşünce sistemini çok iyi tanımaları gerekmektedir. Türk devleti'nin kuruluş ilkelerine ve modeline uygun bir gelecek için bu kitap genç kuşaklara rehberlik edebilirse kendisinden beklenen yararı sağlayacaktır.

TÜRKİYE'NİN AVRUPA MACERASI "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme ve üye olma macerası yaklaşık yarım yüzyıl önce başladı ama bugüne kadar sonuçlanamadı..

TÜRKİYE'NİN AVRUPA MACERASI

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme ve üye olma macerası yaklaşık yarım yüzyıl önce başladı ama bugüne kadar sonuçlanamadı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında sürekli olarak bu doğrultuda girişimler gündeme geldi. Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek ve yakın olmak için çaba gösterdikçe, Avrupa Birliği ve de ülkeleri ülkemizi dışlayan ve iten bir yaklaşımı planlı olarak uyguladılar. Türkiye'nin her atağa geçmesinde yeni yeni taleplerle ülkemizi oyaladılar. Bitmek tükenmek bilmeyen istekleri ile Türkiye'nin kendi içinde bocalamasına neden oldular.

Buna karşın Türkiye, Avrupa Birliği'ne üye olabilmek için kendisinden istenen her türlü talebe fazlasıyla uyum göstermiştir. Bu doğrultuda tam sekiz uyum paketi kabul edilmiş ve birçok yasal değişiklik yapılmıştır. Her uyum paketinin kabulünün ertesinde yeni bir uyum paketiyle karşımıza çıkan Avrupa Birliği, bitmek bilmeyen yeni isteklerini Türkiye'nin önüne dayatmıştır.

Avrupa Birliği yıllarca bize bir uygarlık projesi olarak gösterilmiş ve bizim bu ailede yer alabilmemiz için yeniden yapılanmamız zorlanmıştır. Aradan geçen yarım yüzyıllık dönem sonrasında, Türkiye'ye tam üyelik anlamında hiçbir güvence verilmemesi, yirmi yıldır Türklerin hakkı olan serbest dolaşım hakkının uygulanmaması, Avrupa Birliği dönüştürme hakkını elinde tutarak Türkiye'ye yeni bir Yugoslavya tipi dağılma modelini dayatması, Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda bir arayışa izin vermemesi, gümrük birliğine girme nedeniyle ortaya çıkan yüz elli milyar dolarlık dış borcu dengelemek için fon yardımlarını yapmaması, fonları Türkiye'yi parçalayacak ve dağıtacak sivil toplumculuk için kullandırması, Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için son derece olumsuz gelişmelerdir.

Son olarak dayatılan dokuzuncu uyum paketiyle devletimizin yetkili organları artık ülkemizin yarım yüzyıllık Avrupa macerasını hüsranla sonuçlanacağı gerçeğini yerinde ve zamanında değerlendirmeli ve Avrupa Birliği'nin, Türkiye'nin tam ve eşit üyeliği konusunda güven verici adımlar atmadıkça ödün verme sürecini kesmeleri gerektiğini görmelidirler.

Bu kitap, artık bir uygarlık projesinden daha çok yeni bir emperyalizm projesine dönüşen Avrupa Birliği macerasına son verilmesi gerektiğini Türk kamuoyuna anlatmak için hazırlanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti hiçbir zaman Avrupa Birliği'nin sömürgesi ya da uydusu olmayacaktır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ULUS DEVLETİ "Prof. Dr. NIL ÇEÇEN" - Türk Ulusu'nun İkinci Kurtuluş Mücadelesi İçin Hazırlanmış Olan, Bir Ulus Devlet Savunmasıdır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ULUS DEVLETİ

"Türk Ulusu'nun İkinci Kurtuluş Mücadelesi İçin Hazırlanmış Olan,
Bir Ulus Devlet Savunmasıdır."
Her geçen gün gittikçe artan ve kamuoyunun kafasında kavram karmaşı oluşmasına yol açan "Ulus Devlet, Üniter Yapı, Hukuk Devleti, Laik Devlet, Demokratik ve Sosyal Devlet, Anayasal Yapı" tartışmalarındaki yanlış anlamalara, yanıltmalara ve yönlendirmelere son vermek ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş felsefesini anlamak ve yeni nesillere aktarmak adına hazırlanmış olan bu eser, Mevcut yapının korunması ve ayakta kalabilmesi için atılması gereken doğru adımları değerli Türk Halkına sunmaktadır.

TÜRKİYE'NİN B PLANI "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" Sovyetler Birliği'nin dağılmasında sonra meydana gelen otorite boşluğu alanında, batılı emperyalist güçler kendi hegemonyalarını kurabilmek için yeni bazı projeleri gündeme getirmişlerdir.

TÜRKİYE'NİN B PLANI

Merkezi Devletler Birliği
Sovyetler Birliği'nin dağılmasında sonra meydana gelen otorite boşluğu alanında, batılı emperyalist güçler kendi hegemonyalarını kurabilmek için yeni bazı projeleri gündeme getirmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü sonrasında olduğu gibi, post Sovyet döneminde de emperyalistler arasında dünyanın merkezi bölgesinde hegemonya kurma yarışı yeniden ortaya çıkmıştır.
Eski Osmanlı coğrafyasında yeni bir yapılanma arayan batılı emperyal güçler içine Avrupa Birliği'de girince, bu bölgede yeni eyaletler oluşturarak kendine bağlamak üzüre devreye girdiği görülmektedir. 
ABD'nin ve Büyük Ortadoğu projesi ile İsrail'in Büyük İsrail Projesinin yanında birde büyük Avrupa projesi gündeme gelmektedir..
Atlantik güçlerine karşı Faşist Hitler ile Komünist Stalin'i işbirliğine götüren koşulların benzeri yeniden ortaya çıkmaktadır. Osmanlı ve Sovyet İmparatorlukları'nın geri çekildiği alanda batılı emperyal güçlerin kesin bir rekabete ve mücadeleye giriştiği görülmektedir.
Türkiye, bu aşamada bölgenin merkezi devleti olarak böylesine bir çekişmeye sahne olan bölgenin devletleri ile bir araya gelerek, her türlü emperyal saldırı ve projeye karşı çıkmak ve bir bölge ittifakına öncülük yapmak durumundadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün dış politikasına geri dönülerek, Sadabat paktı benzeri bir bölgesel dayanışma ve güvenlik paktının oluşturulması savaş sürecinin durdurulabilmesi açısından son derece acil ve yaşamsal öneme sahip bir konudur. Dünyanın merkezinde bulunan devletler, Merkezi Devletler Birliği adı altında bir araya gelerek gelecekte altı kutuplu bir dünyaya doğru gidilirken, bir merkezi kutup olarak yedinci kutbu oluşturmak ve böylece kutuplar arası mücadelenin yeni bir dünya savaşına dönüşmesini engellemek zorundadırlar.
Kıyamet, senaryolarının devre dışı kalması için böylesine bir oluşum kaçınılmazdır. Türkiye'nin B Planı olan Merkezi Devletler Birliği doğrultusunda böylesine bir yapılanma hemen devreye sokulmalıdır.

KIBRIS ÇIKMAZI, Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN - "Dünyanın Jeopolitik merkezinde bir uçak gemisi konumunda bulunan Kıbrıs adası, geleceğe dönük yeniden yapılanma sürecinde çok farklı bir konuma sürüklenmiştir."

KIBRIS ÇIKMAZI

Dünyanın Jeopolitik merkezinde bir uçak gemisi konumunda bulunan Kıbrıs adası, geleceğe dönük yeniden yapılanma sürecinde çok farklı bir konuma sürüklenmiştir. Artık, Türk - Yunan sorunu olmaktan çıkan Kıbrıs aynı zamanda Avrupa - Amerika, Hıristiyan - Müslüman, Doğu - Batı, Yahudi - Hıristiyan, Rusya - İsrail çekişmesine konu olmaktadır. Bu nedenle artık bu adanın geleceğinde etkin olmak isteyen bir çok güç mekezi devreye girmiş bulunmaktadır. Yunanistan'ın Avrupa Birliği üyesi olması nedeniyle, ada üzerinde etkili olmak isteyen Amerika, İsrail gibi diğer güçler Kıbrıs politikalarını, Türkiye üzerinden yürütmeye çalışmaktadırlar. Yeni dönemde Türkiye'nin Kıbrıs politikası ciddi baskı ve tehdit altına girmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile beraber, bir araya gelerek ortak bir politika oluşturmak durumundadır. Aksi taktirde, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu bölgelerinde etkinlik sağlamak isteyen bütün emperyalist güçler, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs üzerine baskı kurmak istemektedirler.

"ULUSAL SOL" - Yazan: Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN "Birçok ülkede, sağ akımlar ulusalcılıktan uzaklaşmışlar ve liberal görünüm altında kürsek empreyalizmin işbirlikçiliğine soyunmuşlardır."

ULUSAL SOL

Yirminci yüzyıl boyunca sol enternasyonal bir düzen kurmak için çalıştı, sağ ise buna karşı ulusal değerleri savundu.Sosyalist sistemin çökmesinden sonra ise, sermayeci sağ bir kapitalist enternasyonel kurarak, küresel bir emperyalizm ile ulusal devletleri tehdit etmektedir. Kapitalist sağcılık neoliberal görünüm altında bütün ulus devletleri teslim almaya çalışmaktadır. Birçok ülkede, sağ akımlar ulusalcılıktan uzaklaşmışlar ve liberal görünüm altında kürsek empreyalizmin işbirlikçiliğine soyunmuşlardır.
Bu aşamada, dünya uluslarının ve ulus devletlerinin savunulması sola düşen bir göre olarak ortaya çımaktadır. Bozulan dengelerin yeniden kurulabilmesi için artık solun ulusal değerleri savunması gerekmektedir. Dünya imparatorluğu kurmak isteyen kürese emperyalizm ulus devletleri geride bırakmak isterken, ulusaların ve uklusal devletlerin varlıklarını koruyabilmeleri için ulusal sol politikalar zorunlu olmaktadır.

ATATÜRK VE AVRASYA, Yazan: Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN

ATATÜRK VE AVRASYA

Bu kitap bir kaç ayda veya yılda değil, tam on yıllık bir süreç içinde hazırlandı. Eski dünya düzeninden yeni dünya düzensizliği aşamasına geçiş sürecinin ele alınması ve değişik açılardan tartışma konusu yapılmasında, kitapta yer alan bölümler kamuoyunun dikkatine sunuldu. Şimdi elinizde tuttuğunuz bu kitap ile bunlar topluca bir kez daha kamuoyunun tartışmasına açılmaktadır, çünkü yeni bir yüzyıla giren Türkiye gene kendi çıkarları doğrultusunda ulusal yolunu aramayı sürdürmektedir.

HALKEVLERİ ATATÜRK'ÜN KÜLTÜR DURUMU, Doç Dr. ANIL ÇEÇEN

HALKEVLERİ ATATÜRK'ÜN KÜLTÜR DURUMU

Halkevleri ile bütün yurttaşlara kucak açılması vatanda sosyal ve kültürel bir devrim yaptı. Atatürk Halkevlerinin ikinci dönemde kültür sekreteri, genel sekreter ve ikinci başkan olarak üst düzey görevlerde bulunan Doç. Dr. Anıl Çeçen, on beş yıllık Halkevciliği sırasında yaptığı çalışmaları, araştırmaları ve topladığı belgeler bu kitabında değerlendirmektedir. Atatürk'ün kültür kurumunun günümüze kadar süren altmış yıllık serüvenini anlatırken, bir anlamda cumhuriyet döneminin kültürel açıdan tarihini bugüne taşımaktadır. Halkevleri gibi önemli bir cumhuriyet kurumu üzerine ülkemizde yapılan bu ilk bilimsel çalışma geçmişi bugüne getirirken, cumhuriyetin kuruluş dönemi ile günümüzün yeni kuşakları arasında bir köprü kurmaktadır.

1 Haziran 2018 Cuma

Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN’İN (01 Haziran 2018 Tarihine Kadar) YAYINLANMIŞ OLAN KİTAPLARI (29 Adet)

Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN’İN YAYINLANMIŞ OLAN KİTAPLARI

1- SENDİKALİZM - Ankara 1970 ,238 

2- TÜRKİYE’de SENDİKACILIK-Özgür İnsan Yayınları ,Ankara1973,242s 

3- ADALET KAVRAMI - May yayınları,İstanbul 1981,272 s. 

4- SOSYAL DEMOKRASİ – Devinim Yayınları,Ankara 1984,248s. 

5- KÜLTÜR VE POLİTİKA-Gündoğan Yayınları,Ankara 1996,368s. 

6- ATATÜRK VE CUMHURİYET-İmge Yayınları,Ankara 1995,384s. 

7- DÜŞÜNCE HUKUKU –Doruk Yayınları,Ankara 1995,584s 

8- ULUSAL SOL – Toplumsal dönüşüm Yayınları,İstanbul 2005,288s. 

9- ATATÜRK VE AVRASYA –Cumhuriyet Yayınları,İstanbul,350s. 

10- HALKEVLERİ – Tarihçi Kitapevi,İstanbul 2018,450s. 

11- İNSAN HAKLARI –Savaş yayınları,Ankara 2000,371s. 

12- İNSAN HAKLARI REHBERİ –Bilim Yayınları,Ankara 1999,844s. 

13- ÇEÇENİSTAN DOSYASI –Avrasya Yayınları,Ankara 2002,416s. 

14- TÜRKİYE CUMHURİYETİ ULUS DEVLETİ- Fark Yayınları,Ankara2002,620s. 

15- KEMALİZM-Fark Yayınları, Ankara 2006,240s. 

16- TÜRK DEVLETLERİ –Fark Yayınları,Ankara 2006, 568s. 

17- TÜRKİYE VE AVRASYA – Fark Yayınları,Ankara 2006,528s. 

18- TÜRKİYE’nin B PLANI– Kilit Yayınları,Ankara 2011,543s. 

19- TÜRKİYE’nin AVRUPA MACERASI – Astana Yayınları ,Ankara 2017,486s. 

20- KIBRIS ÇIKMAZI – Astana Yayınları, Ankara 2018,424s. 

21- GÜNCEL KEMALİZM - Kilit yayınları,Ankara 2009,537s. 

22- ADD’nin KİTABI – Tekin Yayınları,İstanbul 2010 ,520s. 

23- GÜNÜMÜZDE ATATÜRKÇÜLÜK –Togan Yayınları,İstanbul 2013,392s. 

24- TÜRKİYE’nin BİRLİĞİ– Togan Yayınları,İstanbul 2013,520s. 

25- TÜRKİYE VE BALKANLAR – Astana Yayınları, 2015, 468s. 

26- KAPİTOKRASİ – Tarihçi Yayınevi, İstanbul, 2015, 360s 

27- TÜRKİYE’NİN KONUMU – İleri Yayınları, İstanbul, 2015, 416s. 

28- ANKARA SAVUNMASI – Astana Yayınları, Ankara 2018,(basılacak) 

29- TÜRKİYE VE ORTADOĞU – Destek Yayınları, İstanbul 2018, 550s