20 Ağustos 2018 Pazartesi

Ulus Devlet-Türkiye Cumhuriyeti "Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN-ULUS DEVLET TÜRKİYE CUMHURİYETİ" -Anil Çeçen son kitabı yayınlandı.Anayurt Gazetesi-Röportaj: M Yahya EFE

Ulus Devlet-Türkiye Cumhuriyeti
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN’in geçen ay içinde “ULUS DEVLET - TÜRKİYE CUMHURİYETİ” adını taşıyan son kitabı yayınlandı.
Bu kitabı üzerine yazar bilim adamı Çeçen ile şu görüşmeyi yaptık. Ankara üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN’in geçen ay içinde “ULUS DEVLET - TÜRKİYE CUMHURİYETİ” adını taşıyan son kitabı yayınlandı. Bu kitabı üzerine yazar bilim adamı Çeçen ile şu görüşmeyi yaptık.
Sayın Çeçen neden böyle bir kitap yazmağa gerek gördünüz?
Sayın Efe, son yıllarda giderek küresel bir saldırıya dönüşen emperyalizmin ulus devletleri hedef alması nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Ulus devletini ele alan ve bu siyasal yapılanmanın bugünün koşulları açısından bütünsel bir değerlendirmesini yapan bir kitap olarak çalışmamı hazırladım. Kitap incelendiğinde görülecektir k, tarihsel süreç içerisinde Türklerin bu topraklarda ulus devlet kurmaları konusunda haklı nedenleri bulunmaktadır. Türklerin ulus devlet kurmalarını sanki suçmuş gibi yansıtan emperyalizm işbirlikçisi ve mandacı federasyoncu bir saldırı kampanyasına karşı, Türkiye Cumhuriyeti ulus devletini kurmanın haklı nedenlerinin bu günkü Cumhuriyet kuşaklarına anlatılması gerekiyordu. Kitabımın böylesine bir misyonu bulunmaktadır.
Ulus devletler yıkılacak mı?
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra başlamış olan küresel sermaye ve ulus devletler savaşını yirmi yıl sonra ulus devletler kazanmıştır. Küresel sermaye bütün dünyaya egemen olabilmek için bu doğrultuda ekonomik alanı sınırlayan ulus devletleri ortadan kaldırmayı planlıyordu. Esas hedef şirketler büyürken devletlerin küçültülmesiydi. Bu doğrultuda Sovyetler Birliği ve Yugoslavya gibi federasyonlar parçalanmış, Irak ve Afganistan gibi ülkelere askeri saldırılar ve bölücü savaşlar zorla dışarıdan dayatılmıştı. Şirketler tekelleşerek büyürken, devletlerin eyaletlere bölünerek küçültülmesi planlanmıştır. Bu sonucun elde edilmesi için uluslar düşman ilan edilmiş, etnik kimlikler insan hakları adına desteklenerek ulusal yapılar parçalanarak etnik küçük devletçikler olarak geleceğin eyalet devletleri yaratılmak istenmiştir. Bu doğrultuda Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti ulus devletine ciddi bir küresel saldırı planı küresel sermaye destekli olarak medya üzerinden yürütülmüştür. Ne var ki aradan geçen yirmi yıllık süre içerisinde bu planlar başarısız kalmış ve ulus devletler ayakta kalarak, küresel sermayenin tekelci şirketler aracılığı ile medya üzerinden yürüttüğü saldırı kampanyaları sonuç vermemiştir. Bu nedenle, küresel emperyalizm savaşı kaybetmiş ve ulus devletler bu savaştan kendilerini savunarak ve güçlenerek galip çıkmışlardır. Türkiye cumhuriyetinin bugün dimdik ayakta kalması da bu ulus devlet zaferini açıkça ortaya koymaktadır.
Küresel sermaye emperyalizmi yenilgiyi kabul edecek mi?
Küresel sermayeyi ırkçı bir yaklaşım ile elinde tutan siyonist lobiler, kendi inançları doğrultusunda dünyanın merkezini ele geçirebilmek üzere Büyük İsrail projesini oluşturmak için bir İran savaşını zorla ABD’ye dayatmaktadırlar. İsrail’i kurtarmak çin yapılan bir haksız savaş olarak Irak işgalinden sonra İran’ın gündeme getirilmesi, merkezi coğrafya devletlerinin parçalı bir yapıya zorlanması anlamına gelmektedir. Türkiye’de bir merkezi coğrafya ülkesi olarak Atlantik emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin parçalı bir yapıya yani eyaletlerden oluşan bir federasyona zorladığı bir devlettir.
Bu nedenle Türkiye Cumhuriyetinin ulus devlet yapısını devre dışı bırakmak üzere, ABD ve İsrail ikilisi Türkiye’ye Kuzey Irak üzerinden açılım adı altında parçalanmayı dayatmaktalar ve bunu da demokrasi diye Türk ulusuna yutturabilmenin girişimlerini sürdürmektedirler. Bu doğrultuda küresel sermayeyi kontrol eden Siyonizmin yenilgeyi kabul etmediği ve bütün dünyayı kndi projesi doğrultusunda bir üçüncü dünya savaşına ya da Armegedon adlı kıyamet senaryosuna zorladığı görülmektedir. Küçük İsrail’in iki yüz den fazla ulus devleti karşısına alarak kürsel emperyalizmi siyonizmin zaferi için dayatması bundan sonra mümkün görünmemektedir.
- Türkiye bir ulus devlet olarak gelecekte ne yapmalıdır?
Türk devleti diğer bütün ulus devletler gibi küresel sermayenin dıştan kumandalı saldırı planlarına hedef olduğu için, böylesine büyük bir küresel saldırıya karşı kendisine koruyabilmek üzere, kendi bölgesindeki komşu ulus devletler ile işbirliği yaparak kendisini koruyabilmelidir. İmparatorluk sonrasında Türkiye Cumhuriyeti gibi orta boy bir devlet kuran Atatürk, Mussolini ve Hitler ile Sovyetler Birliği gibi büyük tehditlere karşı ikinci dünya savaşı öncesinde Balkan ve Sadabat Paktlarını oluşturarak Türk ulus devletini kurmuş ulus devletler ile dayanışma halinde bir bölgesel dayanışma ve güvenlik paktına yöneltmiştir .Tarihten gelen bu ders ve uygulamanın günümüzde yeniden hatırlanması , ulus devletlerin büyük emperyal güce karşı kendilerini koruyabilmeleri açısından önem taşımaktadır. Türkiye cumhuriyeti ulus devleti, bu bölgedeki bin yıllık Türk egmenliğinin diğer temsilcileri olan Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan bölgedeki ulus devletleri yeni bir bölgesel merkezi birliğe yönlendirmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin bugünkü yönetiminin başında olduğu devletin krucu iradesini temsil eden kurucu başkan Atatürk’ün izinden giderek ,yeni bir Balkan ve Sadabat paktları oluşumunu merkezi Devletler birliği çatısı altında oluşturması gerekmektedir .Ulus devletlerin tek başına büyük emperyal güçlere karşı güçlerinin yetmediği noktada komşuluk dayanışması içinde hareket etmeleri zorunludur . Balkan ve Sadabat paktları ile Türkiye ikinci dünya savaşına girmekten kurtulmuştur. Bugün İsrail’in zorladığı üçüncü dünya savaşına karşı benzeri bir dayanışma ve güvenlik ittifakına gereksinme vardır.
Bir hukukçu ve kamu hukuku uzmanı olarak ulus devletimiz için ne diyorsunuz?
Ulus devletimize saldırıların işbirlikçi ve mandacı çevrelerin Truva atı olarak hareket etmesiyle tırmandığı bu aşamada, Türk ulus devletinin tarihsel olarak ortaya çıkış sürecini iyi bilmek gerekmektedir Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuksal süreç içerisinde meydana gelmiş bir hukuk devletidir. Bu doğrultuda Türk devletinin hukuki dayanakları olan Amasya genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongresi kararları, Atatürk’ün Türkiye Büyük millet Meclisine ilk anayasa taslağı olarak sunduğu Halkçılık Programı, I921 Anayasası ve Lozan Antlaşması metinlerini bugün her Türk vatandaşının iyi bilmesi gerekmektedir. Bu hukuk belgeleri iyi hatırlanırsa Türkiye Cumhuriyeti ulus devletine yapılan saldırı ve eleştirilerin hepsinin haksız ve hukuk dışı olarak kalmağa mâhkum oldukları anlaşılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti bugün bütün emperyal saldırılara karşı ayakta kalacak ve kendi ulus devlet modeli ile bütün Avrasya ülkeleri için hem merkez hem de model ülke olarak yön gösterecektir. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün söylediği gibi bir ulus devlet olarak sonsuza kadar yaşamını sürdürecekti. Ben bu kitabım ile böylesine bir ulusal sürece katkıda bulunmağa çalıştım.
M.Yahya EFE röportaj

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder